28 Şubat 2010 Pazar

Ümit Milli Takımı kadrosundaki Galatasaraylı gençlere bakış

Slovakya Ümit Milli Takımı ile 2 Mart Salı, Büyükşehir Belediyespor ile de 3 Mart Çarşamba günü oynanacak maçlar için 21 yaş altı milli takımın 34 kişilik aday kadrosu açıklandı. Kadroda Galatasaray'dan sadece 1 oyuncu bulunmakta o da Serkan Kurtuluş... Kendisi için Bursaspor'a 1 milyon avro bonservis bedeli ödenerek takıma kazandırılmıştı geçen sezon. Diğer Galatasaraylı oyuncular ise Diyarbakırspor'da kiralık olarak oynayan Erhan Şentürk, devre arasında Eskişehirspor'a kiralan Aydın Yılmaz, yine devre arasında Altay ile anlaşmaya varılan fakat sezon sonu takıma katılacak olan orta saha oyuncusu Musa Çağıran.

Erhan Şentürk Galatasaray Paf takımında iken Özgürcan ile  birlikte forvet olarak dikkat çeken oyunculardan biriydi. 14 yaşında profesyonel olarak 3 yıllık sözleşme imzaladı. 17 yaşına  geldiğinde ise 2010 Mayıs'a kadar kontratını yeniledi. 2008-2009 sezon başında tecrübe kazanması için Bank Asya ligindeki Diyarbakırspor'a kiralandı. O sezon takımında ikisi Fortis Türkiye Kupası olmak üzere, toplam 31 maçta forma giydi ve yalnızca 4 gol atma başarısı gösterdi. Ümit Milli Takım kadrosunda orta sahada görev almak üzere davet edilmiş kendisi. Diyarbakırspor'da fizik mücadele açısından bakıldığında, bir forvet olarak yeterli olmadığından olsa gerek orta sahada sağ önde yardımcı forvet olarak görev yapıyordu zaten. Bank Asya'da oynarken az gol atmasına rağmen ilk 11 de başladı çoğu maça. Yükselme potasında mücadele eden bir takımda, Süper Lig'e çıkarak önemli bir tecrübe edindiği ve takımına önemli katkılar yaptığı konusunda herkes hemfikirdi geçen sezon. Bu sezon başındaki kampta ise, takımdaki forvet eksikliğine rağmen Rijkaard'ın dikkatini çekmeyi başaramadı ve tekrar Diyarbakırspor'a döndü.


Erhan bu sezon, ligde 16 maçta 633 dakika forma giydi. Süper Ligdeki bu maçlardan sadece bir tanesinde oyundan çıkmadan 90 dakika mücadele etti ve bir kez de Ziraat Türkiye Kupasında forma şansı buldu. Erhan bugüne kadar, özel milli maçları da saydığımızda, 3 kez U16, 3 kez U17, 16 kez U18, 15 kez U19 ve 1 kez U21 olmak üzere, toplamda 38 kez milli takımlara çağrıldı. Bu maçlar içersinde, Avrupa Şampiyonasında oynadığı 5 maçta 1 gol attı. A2(eski Paf)Liginde 48 maça çıkan Erhan'ın 21 golü var. Diyarbakırspor'da sezon başındaki maçlarda kısa süreler alsa da son zamanlarda aldığı süreleri uzatmayı başardı Erhan. Yönetim ise sezon sonu bitecek olan sözleşmesini 2011 sezon sonuna kadar uzattı bu arada.

Aydın Yılmaz 2003-2004 sezonunda Paf Liginde forma giymeye başladı altyapıda. İlk kez 2005-2006 sezonunda Süper Ligde forma şansı bulmuştu ve o sezon 12 kez A takımda oynadı ve gelen şampiyonlukta önemli bir pay sahibi idi. Erhan'dan bir yaş büyük olan Aydın oynadığı maç sayısı açısından da oldukça fazla tecrübeye sahip aslında. Süper Ligde 48 maç oynadı ve 2 golü var. A2 de ise 40 maçta 12 gol. Yine fırsat buldukça oynadığı Türkiye kupasında 8 maç, 3 gol. Aydın Yılmaz 1 kez A milli takım olmak üzere 67 kez tüm yaş kategorilerinde milli takıma çağrılmış bir oyuncu. 2005'te U20 Gençler Dünya Şampiyonası grup maçları ile finallerde 6 maçta forma giydi.  Avrupa Şampiyonası finallerinde ve grup eleme  maçlarında ise 23 maçta 5 gol atma başarısı gösterdi. Son dönemde kendisine tanınan şansları iyi değerlendiremedi ve şu an Eskişehirsporda kiralık olarak oynuyor. Bu kötü formu yüzünden ikinci yarı başlamasından bu yana Eskişehir'de de forma şansı bulamadı henüz. Kendisi umarım, sene sonunda daha istekli olur ve kişisel gelişimine kaldığı yerden devam ederek takıma katılır.


Fatih Serkan Kurtuluş Türkcell Süper Liginde ilk olarak 2006-2007 sezonunda Bursaspor'da forma giyme şansı yakaladı. Beşiktaş ve Trabzonspor maçlarında olmak üzere sadece 2 kez forma giyebilmişti o sezon. Ertesi sene yine Bursaspor'da oynadığı 8 Lig ve 4 Türkiye Kupası maçı sonrası  1 milyon avro gibi ciddi bir para karşılığı Galatasaray'a transfer oldu. Şu anki performansını düşününce tam bir fiyasko gibi görünüyor. Sadece A2 liginde forma giymesi için transfer edişmiş bir futbolcu sanki. Galatasaray'a transferinin sebebi ne olabilir diye düşünüyorum, düşünüyorum... 2008 Avrupa Gençler şampiyonasında sadece 3 maça çıkmış olması herhalde transfer için yeterli bir sebep değildir. Bu transfer gerçekleşmeden önce Süper Ligde ise toplamda 10 maç istatistiğini de düşününce insanın bu duruma kızmaması imkansız. Galatasaray'ın son yıllarda gözle görülmese de en fiyasko transferi Fatih Serkan Kurtuluştur. Takıma geldiği 2008-2009 sezonunda sadece 8 maçta forma şansı bulabilmiş bir oyuncu olarak bu sene bir kez Türkiye Kupasında oynadı, daha doğrusu oynayamadı demeliyim, çok kötü bir maç çıkarmıştı Ankaragücü karşısında. 1 milyon avro ve altyapıyı düşününce neler neler olmazdı ki? Serkan'ın Milli takımlardaki istatistiklerine bakınca ise 58 maç ve 3 gol görüyoruz. Ancak A2 liginde 19 maç ve 2 golü bulunuyor. Milli takım istatistiklerini bir kenarda, A2 Ligi,Süper lig ve Türkiye Kupasındaki istatistiklerini diğer kenarda düşününce, ortada bir terslik olduğunu seziyor insan. Milli takımlarda oynayan bu kadar çok oynayan, yetenekli olduğu düşünülen bu oyuncu neden Ligde ve Kupa maçlarında ortada yok?Ya da diğer bir şekilde sorarsak oynamayan bir oyuncu olarak neden bu kadar çok forma şansı bulabildi U17 ve U18 Milli takımlarında. Bir yerlerden torpil mi sözkonusu acaba?BU istatistikleri, Serkan'ın Galatasaray ile 2013 yılına kadar sözleşmesi olmasını, bu oyuncuya bu kadar transfer bedeli ödenmesini bir araya toplayınca, bu durum aklımda değişik düşüncelerin oluşmasına sebep oldu açıkçası. Sadece yanlış transfer politikası değil belki de güzel bir menejer kazığı da olabilir bu durum. 

Musa Çağıran ismini ise Bank Asya Ligini ya da PClionFC'yi dikkatli takip edenler zaten duymuşlardır. 2006 yılında 3 senelik bir sözleşme ile Altay'da profesyonelliğe adım atmış olan Musa, 2008 yılında kontratı bitmeden 2011 yılına kadar sözleşmesini uzattı. Bugüne kadar Bank Asya liginde 39 maç ve 7 gol performansı ile oynadı. Türkiye Kupasında 6 maç 1 gol, Avrupa Şampiyonası grup eleme maçlarında 3 maçta 1 golü var. Görüldüğü üzere bir orta saha oyuncusu olarak golü düşünen bir yapısı sözkonusu. Önümüzdeki sezon Galatasaray'da Mustafa Sarp'ın yerinde oynamasına kesin gözüyle bakıyorum. Mustafa Sarp'tan daha golcü olabileceğini düşünüyorum. Altay 24. hafta sonunda 42 puanla 4.sırada Bank Asya'da liginde. Altay toplamda 35 gol atmış rakip filelere. Musa Çağıran ise takımın attığı toplam golün beşte birini, %20'sini kaydetmiş, 7 golü var. Sanırım bu istatistik, bir orta saha oyuncusu olarak ne kadar golcü, fırsatçı olduğunu bize yeterince yansıtıyordur. U18 ve U17 kategorilerindeki milli maçlara ise toplamda 25 kez çağrılmış ve 25 maçta 1 golü bulunuyor.

Galatasaray ile ilgisi olan futbolcuların durumlarını maçtan önce istatistiklerle yansıtmaya çalıştım. Ancak Ümit Milli takımı aday kadrosunda dikkati çeken önemli isimler mevcut. Bunlar da benim gözümden, Cem Paul Karacan, Tevfik Köse, Ergün Berisha, Ömer Şişmanoğlu ve Mustafa Pekmetek.

Önümüzdeki günlerde taşınma işlerimle meşgul olucam kısa bir süreliğine. Fırsat bulduğumda da bu oyuncular hakkında detaylı bilgilerle dönmeye çalışacağım.




Rijkaard'a destek devam ediyor, bakalım medyada neler olacak.

Hem Antalya'ya kupadan elenmiş olmak hem de Avrupa'da takımın yoluna devam edemiyor oluşu... Bloga girip oy kullananlara göre pek önemli değil gibi bu durum. (Kendilerine teşekkür ediyorum bu arada.) Zira şu ana kadar oy kullanan 15 kişi, en az 3 sene Rijkaard ligde takımı şampiyon yapamasa bile, onu desteklemeye devam edecek. Sezon başında edilen sabır yeminlerine hala sadık taraftarlarız görünen.


Açıkçası birçok taraftar gibi ben de medyayı merakla takip ediyorum. İlerleyen haftalarda olası kötü sonuçlar alınması, hatta Sami Yen'de bir  Fenerbahçe mağlubiyeti ve akabinde kaybedilen bir şampiyonluk sonrası kimler Rijkaard'ı yine futboldan anlamamazlıkla itham edecek?

Taraftarın canı gönülden desteklediği ve ümit bağladığı Frank Rijkaard'a, iyi ya da kötü sonuçlar ne olursa olsun, yönetimin 2015 yılına kadar sözleşme önermesini bekliyorum. Belki de seçimden hemen sonra gerçekleşecektir. Atletico Madrid maçı gibi kötü bir sonuç sonrası bekliyordum böyle bir radikal anlaşmayı. Bu şimdilik olmadı fakat yönetimden bu sene beklediğim en önemli transfer anlaşması bu anlaşma. 
Rijkaard'a seçimin hemen sonrasında ya da sezon sonu uzun süreli bir anlaşma önerilmesi bence çok önemli. Kendisi Milan'ı oldukça seviyor. Barcelona sonrası bir sene kadar dinlenmesinde ve herhangi bir takımın başına geçmemesinin sebebi olarak, Milan'da çalışmayı beklediği düşünülüyordu. Bu gerçekleşmeyince de kendisini yeniden ispat etmek adına bize geldi. Bizimle başarılar elde ettiğinde, çok iyi teklifler alacaktır ya da belki de alıyordur bu sıralar. Böyle bir olasılığın varlığı bile, eminim, benim gibi kendisini 5 sene beklemek isteyen taraftarların hoşuna gitmez.

Üzülerek şunu biliyorum ki, Rijkaard misyonunu tamamladığında aramızdan ayrılacaktır. Bu belki Avrupa'nın bir numaralı kupasını kazandırdıktan sonra, arkasında gözü yaşlı taraftarlar bırakarak, ya da belki de çok nahoş olayların cereyan etmesiyle gerçekleşecektir.

Ancak Rijkaard olsa da olmasa da bizim medyamız  ve über yorumcularımız bize baki kalacaktır...

26 Şubat 2010 Cuma

Caner Erkin'in Mücadelesi ve Sarı Kartlar

Dün akşam iyi bir performans gösterdiğini en azından Rijkaard'ın kendisine verdiği görevleri yerine getirmeye çalıştığını düşünüyorum.Ta ki 82.dk'ya kadar. Diğer sarı kart gördüğü maçları da hatırlayınca ağzında çıkan sözler ''Allah Allah yaaa!!!'' oluyordu. En azından kamera görüntülerinden küfür ettiğine rastlamadık daha. Sol bek ve Sol açık için iyi bir alternatif olduğunu ve hemen hem tüm taraftarın kendisini sevdiğini düşünüyorum. Birçok kişi dün gece yaptığı iki anlamsız faul ve takımını yalnız bıraktığından dolayı artık Caner'i sevmeyebilir ya da  bundan sonra her kötü oynadığı maçta acımasız eleştirilerde bulunabilir. Zaten Rijkaard Keita'ya verdiği cezayı ona da verecektir. Bence bize düşen onu acımasız şekilde eleştirmek olmamalı aksine desteklemeliyiz. Bundan sonraki maçlarda sarı kart görmemek adına, rakibe daha yumuşak press yapma eğilimine girecektir tahminimce. Özellikle Trabzon ile oynanan kupa maçında, orta sahamızda rakibin orta sahasını bozan ve en çok pres yapan oyuncu idi. Oynadığı futbolu sert olarak kabul etmemiz gerek ama takımın orta sahasının da zaten sert oynayan oyunculara ihtiyacı var. 

Sert ama kontrollü! Caner sert kısmını başarıyor ama kontrol ve mental kısımda ise zayıf. Caner oynadığı lig maçlarında şu ana kadar 2 sarı kart gördü, kupa maçlarında ise 3.  

GALATASARAY   -    BUCASPOR             28.10.2009    Ziraat Türkiye Kupası
GALATASARAY   -   GENÇLERBİRLİĞİ    19.12.2009    Turkcell Süper Lig
GALATASARAY   -   TRABZONSPOR       23.12.2009    Ziraat Türkiye Kupası
ORDUSPOR        -   GALATASARAY       10.01.2010    Ziraat Türkiye Kupası
KAYSERİSPOR    -   GALATASARAY       06.02.2010    Turkcell Süper Lig

Uefa Avrupa Liginde oynadığı maçlarda ise 5 kez faul yaptı ve bir kez kırmızı kart gördü. Bu istatistiğin en ilginç yanı ise dün gece oynanan maçta sadece iki kez faul yapmış olması ve bu iki faulün de sarı kart ile cezalandırılması.

Canerin mücadelesine bir diyeceğim yok. Ama geçmişte Okan, Emre, Hagi, K.Hakan dörtlüsünün mücadele ederken ve hakeme itirazdan gördükleri sarı kartların, daha sonra sinir harbi yüzünden kırmızıya döndüğü geleneğin tekrar hortlamasından çekinmiyor değilim açıkçası.

Atlético Madrid maçından bize geriye kalanlar ve ''orta'' sahaya bakış.



Maçtan sonra hemen yazı yazamadım, oldukça üzüldüm, kızgındım, keyifsizdim. Turu geçmeye ümit bağlamışher Galatasaraylı gibi hayalkırıklığı...Yazıyı bu sabaha bıraktım daha objektif bakabilmek için.Maç sırasında heyecanım giderek yükselmişti ve kimin ne yaptığını A2 ligi maçı izler gibi detaylı süzemediğimi baştan belirteyim.Ama görünen köy de kılavuz istemiyor.

Sezon başından, hatta Lincoln performansından buyana orta sahamızın oldukça yetersiz olduğunu yedi cihan biliyor olsa gerek artık. Takımın sezona iyi başlangıç yaptığı maçlarda her şey güzeldi ancak özellikle Fenerbahçe deplasmanında görüldü ki, baskılı oynayan fizik açısından daha güçlü orta sahalara karşı yapabildiğimiz en güzel şey, geçmiş senelerde hastalık haline dönüşen geri pas. Yan pas bile değil! 

Takımımızda orta saha oyuncularımıza baktığımzda pas trafiğini en iyi şekilde gerçekleştirecek oyuncu Elano gelene kadar Ayhan idi. Ayhan belki de yaşının vermiş etkiyle artık hiç iyi oynamıyor.Bu sezon ligde sadece 13 maçta forma şansı bulabildi. Emre Çolak'ın A takıma katılışı da bu yüzdendir. Oyunun her iki yönünü A2'deki bir gençten daha iyi oynayan Ayhan'ın formsuzluğunun, Çolak'ın takıma katılmasını sağladığı kanısındayım, yoksa Emre Çolak'ın çok üst düzey bir performans gösterdiğinden dolayı olduğunu düşünmüyorum. Takımın Barossuz kalmasından sonra oynanan maçlar gözden geçirilirse, hücum hattında sıkıntıya düşen bir takımda hücum özelliği olan ve altyapıdan A takıma yükselme potansiyeli en yüksek orta saha oyuncusunun takıma katılmasından daha doğal bir karar da olamazdı Rijkaard açısından bakılınca.

Orta sahamızı incelemeye Barış ile devam edelim. Barış kupa maçlarında 4-4-1-1 sisteminin sağ açık oyuncusu olmuştu. Zayıf ekiplere karşı oynanan futbol çok iyi olmasa da, Barış asistlerini sıralayarak hücum açısından da birşeyler yapabileceğini ispatladı bize. Yine,  Beşiktaş maçında Elano'nun asistini her ne kadar gole çeviremese de Sarp'ın ileri çıkışları ile attığı kafa gollerini, kendisinin de atabileceği sinyallerini gösterdi.Zaten geçtiğimiz senelerde de golleri vardı. Barışın defansif yönünün de kötü olmadığını biliyoruz. Orta sahada çok koşan ve mücadele eden bir yapısı var. Barış komple bir oyuncu değil bunu söyleyeyim fakat bugüne kadar gördüğüm en eksik tarafı mental yönü. Eminim, bunu okuyan herkes Barışın elle oynadığı 3-5 maçı hatırlar ya da sıklıkla sarı kart gördüğünü bilir. Hakemle konuşmalar itirazları saymayalım bile. Caner Erkin gibi o da takımda mental yönü zayıf olanlardan. Kupa maçında gördüğü gereksiz bir kırmızı kart da var bu sezon tabi, maçı hatırlayamadım su an.(araştırmadan geçiyorum bu ayrıntıyı) Barış, orta sahada bizim aradığımız pas trafiğini üstlenerek topu ileriye taşıma özelliklerine sahip bir oyuncu değil. Özellikle bunu düzenli yapabilecek bir oyuncu hiç değil. Baskılı oynayan, fizik gücü yüksek orta sahalara karşı elindeki en iyi kozu sarı kart göreceği fauller olmuştur/olacaktır. Ancak Barış takımda alternatif olması adına bir seçenektir ve önümüzdeki sene de böyle kalacak diye düşünüyorum. Uzun vadede takıma katkısı ise Rijkaard'ın sistemine adapte olması ile belli olacaktır, nitekim genç bir oyuncudur hala ve gelişime açıktır.

Örümcek Topal ise eksikliği bir dert varlığı da ayrı bir dert bit oyuncudur gözümde. Tamam yeteneklidir. İyi basar, top keser rakibi bozar ama aradığımız sadece defansif özellikler değil modern futbolda hele de Rijkaard varsa bu takımın başında. Sol ayağı bu kadar zayıf bir oyuncu olarak, mecburen enlemesine ya da geri pas yapmak zorunda hissediyor kendini. Baskı gördüğünde topu kaybetmesi sanki an meselesi. Topal bu takımda oynamaya devam edecekse kaptıracağı bir toptan canımız yanacak. Ofansif yönü çok iyi bir orta saha değil Topal. Eğer satılırsa bu sezon, eksikliğini hissederiz belki. Musa Çağıran sezon sonu katılacak takıma. (keşke şimdi takımda olsaydı) Oynadığı mevki itibariyle Topal'dan formayı kapar mı ya da Topal ile birlikte mi oynar bilemiyorum. Kendisini daha önce izlemedim. Sakat olan Topal'ın takıma dönmesi sonrası orta sahada bir iyileşme olduğunu herkes gördü. Ama bu iyileşme aranan yeterlilik değil. Biz Topal'ı beğenelim ya da beğenmeyelim, varlığı da yokluğu da bu takım için bir sıkıntı bence. 

Sarp 19 maç oynadı bu sezon. En fazla maç oynayan orta saha oyuncusu. Formasını yırtmasaydı daha fazla olacaktı. Herkes Rijkaard'ın prensi demeye başladı. Sarp mücadele ediyor, Barıştan daha fazla. Duran top ile kornerlerde ve 4-3-3 sisteminde taktik gereği, bir orta saha oyuncusunun ceza sahasında gol aramasını bugüne kadar kötü yapmadığını biliyoruz. Orta sahada ligde attığı 3 golle en golcü orta saha oyuncumuz. Elano'nun 2 golü var. Yine pas trafiğini yönetmek adına Topal'dan, Elano'dan, Ayhan'dan daha iyi değil. Emre Çolak'ın bile daha iyi olduğu iddia edilebilir. Ama bizim göremediğimiz nedir bu adamda? Atlêtico maçı sonrası herkes Sarp hakkında atıp tutuyor ama belki de orta sahada oynayacak daha iyi ya da daha hazır bir oyuncu olmadığından o oynamıştır. Bir de bu şekilde yaklaşmak gerek.

Emre Çolak ve Elano hakkında fazla konuşmayacağım, Elano bu takımda herkesten daha iyi bir orta saha oyuncusu. Emre ise kendini kanıtlamadı daha.

Bugüne kadar oynanan futbola baktığımızda benim gözüme çarpan şey, baskı kuramayan, pres yapmayan bir orta saha. Belki de ilk yarı bıraktığımız basit puanlar bu sebepten. 2-0,3-0 öne geçtiğimiz her maçta gol yememize sebep olan, rehavete kapılan bir orta saha, rakibe topu veren bir orta saha. Bazıları ilk yarıda yenen goller için defansın kötü olduğundan, eksik olduğundan ya da kalecinin kötü olduğundan dem vurabilir. Ama biz hala gol yiyoruz. Leo Franco artık daha iyi oynuyor. Defans'ta Uğur,Sabri,Emre Güngör geri döndü. Neill defansı toparladı ve biz hala gol yiyoruz. Savunmamız daha iyi, belki de ligdeki en iyi savunma olacak geride kalan maçlarda. Ama her maç gol yiyor oluşumuzun bütün sebebi defans ya da kaleci değil, mücadele etmeyen orta sahamızdır. Topal'ın sakatlık sonrası oynadığı ilk maç ve Topal dönmeden oynanan önceki maçı izleyenler orta sahanın toparlandığını farkederler. Topal için örümcek diyoruz ve elinden gelen tüm defansif özellikleri sahaya yansıtıyor. Sarp ise sadece koşuyor ve bazen onu da yapmıyor. İstanbul'daki Antalya maçında Topal'ın hata yapması sonucu topu rakibe kaptırdık. Sonrasında Sarp'ın yanından koşup geçerek, rakibe müdahale edip topu geri kazandığını hatırlarım Topal'ın ama Sarp yürüyordu o sırada. Sarp koşuyor, mücadele ediyor deniyor ama orta sahada en çok maçı o oynamasına rağmen bence orta sahada en zayıf halka kendisi. Elano gün geçtikçe daha iyi oynuyor fakat Topal için de sağlam bir halka diyemem, belki yanında oynayanların iyi oynamasıyla performansı artar.Yine de Topal hücum alanında defansif yönüne oranla bariz şekilde zayıf.

Rakibe basan, mücadele eden, ikili mücadelelere giren, rakibe orta saha oyuncularına alan bırakmayan, top çalan, en azından oyun bozan daha üst düzey bir orta sahamızın olmayışı, bence şu an takımdaki en büyük eksiklik. Beşiktaş maçında Elano'nun kayarak müdahalesini hatırlayanlar bana hak verecektir.Orta sahaya Emre Belözoğlu gibi bir oyuncu lazım, hafiften çirkef mi desek bilemedim, Lugano gibi kurnaz diyelim.

Takıma gelecek sezon yabancı transfer hakkımızı Jo'yu göndererek Miguel Veloso ya da Lazio'nun transfer ettiği Hitzpelger gibi bir oyuncuyu alarak kullanmalıyız. Ancak Jo'yu göndermemiz durumunda ,takıma iki tane daha forvet gerekiyor. Baros'u şimdilerde arasak ta, o da formsuz dönemler geçirebiliyor ve bazen çok basit golleri kaçırıyor. Yerli fovetlerden umudu kesmiş durumdayız zaten. Ben Gio Santos'un kendisini ispat edebileceğini düşünüyorum. Ama hangi kanat oyuncumuzu kesebilir ki? Bu Arda olamaz, Keita'nın yerinde oynayabilse de ondan formayı alması zor, sadece Kewell ile yarışır, ama Kewell daha iyi bir oyuncu. Bu açıdan bakıldığında zaman zaman kötü oynayan Keita'yı değiştirmek için girer oyuna. Aydın gibi... İşte benim gözümden transfer sezonu yaşayacağımız sıkıntının olduğu noktadayız. Ya Jo gidecek ya da GSantos, eğer orta sahaya yabancı bir oyuncu alacaksak.(Tabi ki performansları bunu belirleyecek ama geride kalan maçlarda iyi olacaklarını varsayarsak...) Jo gidecekse, iki tane forvet gerekli ve Santos giderse de Keita'yı yedekleyecek bir alternatif.

Şimdi yazacaklarıma biçok kişi kızacak. Hazır transfer sözü açılmışken, seneye Aslantepe'ye yeni bir taraftar tipi transfer etmeliyiz. Yahu 90 dakika ıslık çalınan maçlar vardı. Juventus, Real Madrid, Milan...Top ne zaman rakibe geçse ıslık sesinden cehenneme dönerdi Sami Yen. Takım bir pas hatası yapınca ''Aaaaah....'' diye bir uğultu... Gol yenilince sus pus tiyatro severler topluluğu... Ben Ali Sami Yen de maçla bütünleşmiş bir taraftar bekliyorum yıllardır. Ama azıcık işler kötü gidince susuyor taraftar, stadda bir sessizlik oluyor... Bu da futbolcuların moralini bozuyor aslında. Beni dün gece rahatsız eden noktalardan biri de buydu. Ama haksız da değiller bir bakıma. Orta saha mücadele etmezken ve yol geçen hanı gibi toplar vızır vızır etraflarından geçerken kim bağırmak ister ki? Ne de olsa orta sahada ne Okan var ne de Suat. Arda'nın daha ateşli olması gerekiyor bu durumlarda taraftarı ve takımı ateşlemesi lazım. Geriye gelip rakibin oyununu bozmalı...

Herşey bir yana, Bordeux maçındaki ''Your Nightmare is Back Again'' ve Freddy'nin ''Hell'' inden sonra, Burada Çok Aslan Var anlamında   ''Hic Abundant Leones'',  ve ''Kükreyen Aslan'' pankartı, kareografisi çok etkileyici idi. Tezahürat konusunda birazcık ilerleme kaydedebilirsek,  kareografiler açısından da oldukça etkileyici taraftarımız, maçtan bize kalanlar diye düşünüyorum.

25 Şubat 2010 Perşembe

Galatasaray - Atlético Madrid, Luis Aragones Şevki'ye Karşı



Ülkemizin güzide! kulüplerinden birinden beğenilmeyerek gönderilen Luis Aragonés 73-74 Şampiyon Kulüpler Kupasında uzatmalarda bizi eleme başarısı gösteren takımda yer almıştı. Şimdi eleme sırası bizde. Ama tabi uzatmalara gitmeden. Bugün Arda,Keita ve Caner'den Şevki'nin kaçırdığı golleri atmasını bekliyoruz.

Maçın Kadrosu ise şöyleydi;

Galatasaray: Yasin, Ekrem, Muzaffer (tarık), Tuncay, Aydın, B.Mehmet, Bülent (Korhan), Mustafa, K.Mehmet, Gökmen, Şevki.

Atletico Madrid: Reina, Melo, Ovazaro, Benegaz, Capon, Adelardo, Luiz Aragones, Iruerta (salceto), Alberto, Garate, Becarra.

24 Şubat 2010 Çarşamba

A2 Ligi;Gol Krallığında Son Durum

Marmara Grubu
CAN ERDEM
SİİRTSPOR ....................................17 

ALİ KUCIK
BEŞİKTAŞ A.Ş.................................12 

CEM SULTAN
GALATASARAY A.Ş. .........................11

AYKUT SEVİM
BÜYÜKŞEHİR BLD.SPOR .....................10 




Takımda sakatlıklar sebebiyle son zamanlarda bir forvet eksikliği mevcut. Güntekin Onay'ın Rıdvan Dilmen'e sorduğu üzere, ''Hocam acaba, Rijkaard A2'den bir forvet alıp onu oynatsa, daha iyi olmaz mı?'' sorusuna bir yanıt olması açısından bu istatistikleri görmek gerek.

A2 liginde 24.haftada Kartalspor maçında 5 gol birden atmıştı Cem Sultan ve son iki maçtır suskun. Son oynanan, Galatasaray'ın 3-0 kazandığı Boluspor maçında oldukça etkisiz kaldığından Nedim Yiğit tarafından oyundan alındı Emre Çolak ile birlikte. Daha önce ise 22. haftada Bursa maçında 1 gol ve 18. haftada yine Boluspor'a 2 gol atmıştı Cem Sultan.

Kartalspor maçına kadar, son 5 maçında 1 gol ve toplamda ise 6 gol atmış bir oyuncu olarak, A 2 liginde oynanan futbolu ve fizik mücadeleyi de düşününce Cem Sultan'ın A takımda yer alabilmesi adına henüz hazır olmadığını görüyoruz. Özellikle sol ayağını iyi kullanan bir oyuncu olarak ceza sahası dışından topu önünde bulduğu an şut atmayı düşünmesi iyi bir özellik olsa da, kendisini fizik açısından daha iyi seviyeye taşıması gerekiyor. Son zamanlarda neden A2'den bir forveti A takıma almadık diye aklına takılanlara ise diğer bir istatistik ise şöyle.


ANIL DİLAVER 
GALATASARAY A.Ş............................8
MERTAN CANER ÖZTÜRK 
GALATASARAY A.Ş............................5
SERDAR EYLİK 

ORDUSPOR.....................................5
EMRE ÇOLAK 

GALATASARAY A.Ş............................4


Her ne kadar Serdar Eylik şimdilik Orduspor'da olsa da bunu da belirtmek istedim.
Bunların dışında diğer bölgelerdeki gol krallığı yarışındaki isimleri de paylaşalım.

Ege Grubu
ABUZER GAFFAR TOPLU
DARDANELSPOR A.Ş. .....................16
ATİLLA AYBARS GARHAN
MKE ANKARAGÜCÜ ........................10
ABDULKADİR KUZEY
ALTAY .......................................9
Güney Grubu
MEHMET YAMAN
KAYSERİ ERCİYESSPOR...................16
RECEP AYDIN
İSTANBULSPOR A.Ş. .....................15
CENKER PEHLİVAN
MERSİN İDMAN YURDU  ..................11
MEHMET FUAT GÖLBAŞI
GAZİANTEPSPOR .........................11
ZAFER ŞENSOY
ANADOLU ÜSKÜDAR 1908 ...............11
FETHİ TEKİN
KAYSERİSPOR ............................10
KAAN ÇEVİKER
KAYSERİ ERCİYESSPOR .................10
Kuzey Grubu
GÖKHAN ÖZKAN
SAMSUNSPOR ............................13
ARTUN AKÇAKIN
GENÇLERBİRLİĞİ ........................12
MEHMET CAN KASAP
ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. ................10 


23 Şubat 2010 Salı

A2 Ligi;Galatasaray-Boluspor:3-0, Emre Çolak'ın Performansı


A2 Liginde Büyükşehir Bld. karşısında deplasmanda aldığı 1-0 yenilgi sonrasında, Florya Metin Oktay tesislerinde üst sahada, 26. hafta maçında Boluspor'a karşı daha mücadeleci bir oyun sergiledi ve oyuna hakim olan taraftı. Daha önce 7. hafta kendi evinde 1-0, 16. haftada ise deplasmanda 2-3 galip gelmişti Galatasaray.

2008-2009 sezonu ve öncesindeki 18 takımlı lig statüsünden, Marmara,Ege,Güney ve Kuzey olarak 4 bölgeye ayrılmış ve her bölgede 9'ar takımın mücadele ettiği bir statüye dönüştürüldü bu sezon Paf Ligi ve adı A2 ligi olarak değiştirildi. Bu ligde maçlar 4 devre olarak oynanmakta yani bir takım bulunduğu bölge liginde rakipleriyle sezon içinde 4 kez karşı karşıya gelecek. Federasyonun sitesinde statünün nasıl olduğu konusunda kesin ve resmi olarak bir bilgi olmasa da, bulunduğu bölge liginde ilk ikiye giren 8 takımın, Türkiye Şampiyonası adı altında oluşturucağı bir grupta, tek maç üzerinden oynanacak maçlarla şampiyon takım belli olacak.Bu son cümlemin ne derece doğru olduğunu bilemesem de söylentiler bu yönde.

Gelelim maça.
Bu maç, benim için Emre Çolak'ın oynaması sebebiyle önemliydi. A takımla düzenli olarak idmanlara çıkmaya başlaması ile Süper Ligde forma bulduğu maçların ardından, kendisinin istikrarını görmek ve gelecekteki performansı hakkında fikir vermesi dolayısıyla takip etmem gereken bir maçtı kendi açımdan.

Çolak, ilk golde defanstan ceza sahasına yapılan ortayı kontrol etmeye çalıştı, tam kontrol edemese de 2 oyuncunun oyundan düşmesine sebebiyet verdi ve poziyonu takip eden Berkin Arslan'a asist yapmış oldu bir bakıma.Cem Sultan ile bir kaç verkaç denemesi ve paslaşmaları, birkaç güzel hareket ve attığı az sayıdaki çalımlar dışında pek varlık gösteremedi. Topla fazla oynadı 3 veya 4 kişi arasına girerek çok fazla top kaybı yaptı.A2 ligi bilindiği üzere üst düzey mücadelenin olduğu bir lig değil. Fakat Emre Çolak bu maçta gösterdiği performans ve fizik mücadele ile A takımda gösterdiği birkaç maçlık iyi oyunu sonrasında bir düşüş içerisinde gibi gözüktü bana. Zaten Nedim Hoca da bunu farketmiş olacak ki, 65. dakika yerini Mertan Caner Öztürk'e bıraktı Çolak.

Bu arada Cem Sultan demişken, kendisi maçta birkaç pozisyon dışında oldukça etkisizdi ve 2 kez ofsayta düştü. Bazıları A2'den Cem Sultan neden oynamıyor takımda forvet kimliğine sahip oyuncumuz yok diyor ama, Cem Sultan Kartalspor'a attığı 5 gollük performans sonrasında 11 gole ulaştı. A2 liginde 23 hafta boyunca sadece 6 gol atabilmiş bir forvetin A takımda ne kadar faydalı olabileceği sanırım gayet açık bu istatistik ile. İlk yarıda bir ikili mücadeleye girdi Boluspor sol beki ile. Omuz atarak topu almak istedi Cem Sultan ve kendisi yere düştü. Bld.spor maçındaki performansı ve bu durumu gördükten sonra Rijkaard'ın neden A takımda Cem'i oynatmadığını daha iyi anlamış oldum.

İzlediğim Bld.spor ve Boluspor maçları sonrasında A2 takımımızda Mertan Caner Öztürk, Cemre Baloğlu, Berk Neziroğulları ve özellikle Berkin Arslan'ın performanslarını beğendim. Berkin Arslan 4 poziyonun içinde olması, yaklaşık 45 metre top sürüp, iki kişiyi çalımlayarak ceza sahasına girmesi ve atığı bir gol ile Boluspor maçında takımın en iyisi idi. Bld.spor maçında ise oyuna sonradan girmesiyle takımın hücumdaki etkinliğinin artmasını sağladı.

Takımdaki diğer oyunculardan kısaca bahsetmem gerekirse, Cemre sol bekte iyi oynayıp hücuma iyi katkıda bulunmuştu Bld.spor maçında.Bu maçta ise defansın ortasında oynadı ve sırıtmadı, son zamanlarda bir çıkış içinde, attığı uzun toplar ise yerini buluyor. Berk,  hücuma katkısı oldukça iyi bir oyuncu,bir asist yapması da bunu kanıtlıyor.Defansta da iyi işler yapıyor sol tarafta. Orta sahada Uğur Ayhan çok mücadeleci, çok koşuyor. Hatta topla en çok buluşan topun olduğu her yerde ayaklarının bir şekilde olduğu bir oyuncu. Defansif açıdan bir sözüm yok ona ama verdiği paslar isabetli değil. Enlemesine ve geriye pasları dışında hücumda etkisi fazla yoktu. Bugün attığı gol de sizi yanıltmasın.Hem Bld.spor hem de Boluspor karşısında orta sahanın ortasında iyi değildi. Golü de zaten sağ beke geçip, ileri çıktığında, sol kanattan Berk'in ortasında kaydetti. İlginçtir orta saha oyuncusu olarak sağ beke geçtikten sonra daha verimli oynadı.Orta sahada ise Cumhur hücuma katkı açısından Uğur'a göre daha iyi oynadı. Bunun dışında defansta Sinan, oyundan çıkana kadar kötü oynamadı ama çok göze batan bir futbol sergilediğini söylemek zor. Defansta Murat Akça'nın sakat, sağ bekte Onur Arıkan'ın kart cezalısı olduğu haftada, Onur'un görevini Ahmet Kesim üstlendi. Cemre ise Murat'ın yerinde Sinan'a eşlik etti. Sakat olan diğer bir oyuncu ise Çetin Güngör bu arada. 7-2'lik Kartalspor maçında, cezasahasına gelen ortaya gelişine harika vuruşu sonrası Çeto'yu izlemek istiyordum bugün ama olmadı, umarız iyileşir o da çabucak.
Kaleci Emre Emirhan ile Rıdvan Kuru ise milli takımdalar.

Blog yazmak konusunda çok önceden başlamış olan hevesim, takip ettiğim bloglar içinde Uğur Karakullukçu ve diğer iyi yazarları okudukça ve tanıdıkça iyiden iyiye arttı. Belki bu konuda onlar kadar iyi olamam ve mesleğim ile zamanım da buna elvermeyebilir ama elimden geldiğince daha sık yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. A2 takımın önümüzdeki maçlarını elimden geldiğince takip edip paylaşmak niyetindeyim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...