Efenim, bir Galatasaray - Fenerbahçe maçı daha geride kaldı. Bazı aklı selim insanlar ile Rijkaard ve Aykut Kocaman haricinde herkes bunu savaş olarak görüyor. Alex de bunu gayet güzel açıklamış zaten. Tüm Galatasaray ya da Fenerbahçe taraftarları rakibiyle oynadıkları her maçı kazanmak ister, hem de fark atarak. Burası tamam ama birazcık akıl lazım bazılarımıza. Nitekim salaklığın başka bir boyutunu keşfettik: Mental Salaklık.
Caner Erkin'in geçen sene A.Madrid maçında 2 dakika arayla iki sarı kart görmesi, Keita'nın Carlos'a yumruk atması ya da dün akşam olduğu üzere Selçuk'un hakeme çelme takması sadece mental eksiklik olamaz. Bunun tanımı başka bir şey olmalı.
Futbol dedikleri gibi basit bir oyun olduğundan, sahadaki futbolcuların mental eksikliklerini net şekilde görebiliyoruz ancak futbolcuların ve teknik adamlar dışındakilerin mental sorunlarını görmek namümkün.
Nerden başlasam bu salaklıkları anlatmaya. Medya'dan mı, taraftardan mı, takımdan mı...
Yıllardır medyanın silikonlu yazarlarıyla körüklenen güya bir dünya derbisi var ortada. Bu bir futbol müsabakasından çok savaşa benziyor. Artık futbol olarak pek de keyif vermiyor. Dikkatinizi çekti mi bilmem ama yıllardır Galatasaray top oynamaya çalışıyor. Birçok maça hep favori olarak çıkıyor, Genellikle kaybediyor. Sıklıkla ise oynatmamaya çalışan bir Fenerbahçe var. Türlü türlü çabalar, bel altından vurmalar dönüp duruyor ortalıkta. Saha içinde yapılanlar bir nebze profesyonellikle açıklanabilir. Rakibi sindirmektir amaç ne de olsa. Karşı takımda en çekindiğin oyuncuya sürekli kontrollü sert fauller yaparsın, sindirirsin, oynatmazsın. Rakibin en çekindiği oyuncu olarak sen de bunu bilip, ona göre oynarsın. Bilirsin rakip sana birazdan faul yapacak. Sende bunu avantaja çevirmeye çalışırsın. Sinirlenmezsin. Akıllı topçuysan profesyonelsen sinirlenmezsin, oyununa bakarsın. Galatasaray'daki oyuncular yıllardır bunu keşfedememiş olsa gerek hala daha rakip takımın oyuncularını öpüyor maç başlamadan. Rakip takımın kalecisi kıçıyla top tutuyor, seninle dalga geçiyor ama hala öpüyosun rakip takımı. Maçtan sonra rakip takım ne kadar centilmense sen de o kadar centilmenlik yap. Git o zaman öpersin. Senin başındaki teknik adam bunu dile getirmiş ama dinleyen kim?
Takımdaki oyuncuların birçoğu yıllardır genç. Liderlik bir yana yol göstericisi yok bu takımın. Sahada en iyi topa dokunan en iyi çalım atan kişi olmak ancak saha içinde oyunu kurmakta lider yapar futbolcuyu. Arda Turan'ın liderlik açısından katetmesi gereken daha çok mesafe var. Sadece iki kafa traş etmeyle olunmuyor kaptan ya da lider. Sanılmasın Arda Turan'ı sevmiyorum, eleştiriyorum ya da takımdan gitsin istiyorum. UltrAslan'ın geçen sene yaptıklarını ne kadar tasvip etmiyorsam, o seviyede olmayı da uygun görmem kendime ya da bir başkasına. Ancak şu gerçek ki, takımdaki genç oyuncularla birlikte, Arda'nın da mental olarak zayıf olduğu ortadadır. Mental salaklık demiyorum, zayıf diyorum aman yanlış anlaşılmasın. Ama kıçıyla top kontrol eden, sahanın içinde çukur kazan, her türlü pisliği profesyonellik adı altında yapan bir elin parmaklarını geçen sayıda topçusu olan takımı maç başlamadan önce öpmemelisin, öptürmemelisin. Hele hele başındaki hoca böyle söylemişse bunu da yapıyorsan bunun adı eksiklikten salaklığa kayar.
Ancak, Arda dün akşamki oyunuyla ne kadar gelişmeye açık olduğunu gösterdi. Şutlarını hiç beğenmezdik, bunu da geliştirmiş. Hazırlık maçlarında kaleye attığı şutlar ile, dün geceki serbest vuruşları bunun göstergesi. Saha içi değil de saha dışındaki Arda'yı beğenmeyenler olabilir ama Türkiye'de futbolcuların tümden cahil olduğu bir ülkede en doğru düzgün Türkçe konuşan, efendi bir kişiliğe sahip futbolcudur Arda Turan. Arda'nın kaptan olması Galatasaray adına en doğru seçimdir bu arada. Galatasaray da Hakan Şükür model olarak nasıl sevildiyse herkes tarafından, Arda Turan da öyledir. Ancak bu Arda'nın liderlik vasıfları olduğu anlamına da gelmiyor maalesef. Arda bu liderlik niteliklerini derhal kazanmalı. Saha içi ve dışındaki hareketlerine bunu da eklerse Türkiye'nin yeni Metin Oktay'ı olur kanımca. Neyse.
Dün gece takım otobüsü trafiğe takılmış taraftarlar imza istemiş, takım otobüsten inmemiş daha sonra taraftar ve Arda arasında gerginlikler olmuş, Arda hareket çekmiş, sonra aşağı inmiş, cevap vermiş, itişme kakışma olmuş vesaire vesaire... Yukarıda adını koyduğum ama tam olarak tanımını yapmadığım bir durum var. Onu da
burdan izleyebilirsiniz.
Her ne sebeple olursa olsun takım otobüsünden inmemesi gerekirdi Arda'nın. Bu tamamiyle gereksiz. Aşağıdaki insanların halet-i ruhiyesini bilemezsin. Sarhoşu olur, hırlısı olur hırsızı olur. Takım galip gelse bile inilmemesi lazım o otobüsten. Rakip takım taraftarı olur, bir laf söyler yine tartışma çıkar. Bunlara gerek yok. Taraftar sana hareket çekip, küfür ettiyse, çıkarsın medyanın karşısına anlatırsın.
Geçen sene bana yapılanlar ortada. Dün gece de böyle oldu. Takım otobüsünde iken küfür ettiler hareket çektiler vesaire. Çağırırsın medyayı zaten haber arıyorlar. anlatırsın. Dersin ki bu böyle olmaz. Gerekirse eğitirsin taraftarı. Dersin ki Türkiye'de taraftarlar bu maçı savaş olarak görüyor bu yanlış altı üstü bir hazırlık maçıydı. Fenerbahçe 11 kişi olsa da biz daha iyi oynayacaktık, zaten nitekim öyle de oldu, biz daha iyi oynadık. Kazanamadık olsun. Gol atamadık sadece. Hhazırlanıyoruz, hocamız bizlere birçok şey öğretiyor biz de bunu uygulamaya çalıştık dün akşam. Dün akşam sonuç için değil hocamızın verdiği ödevleri uygulamaya çalıştık. Aramıza yeni katılan arkadaşların uyum süreçleri devam ediyor... Taraftarın bu davranışları artık bırakması lazım dersin kaybedebiliriz, kazanabiliriz ama taraftarımızın Fenerbahçeli Bilica'ya benzemesini istemiyorum dersin. Ve bu olay son olur biter, bıçak gibi kesilir bu davranışlar bu benzetme ile. Galatasaray'ı destekleyen binlerce milyonlarca insan var. Sen hakaret küfür gibi davranışları bir sözünle ortadan kaldıracak kapasiteye sahipsin aslında Arda Turan. Bugün Arda Turan gitse ultrAslanlarla bir yemek yese küfür etmeyin dese bakın ne olur. Aslında Arda Turan nelere sahip olduğunu net olarak anlamış değil bence. Madem Arda aynı zamanda en az herkes kadar Galatasaray taraftarı, Sabri'nin amigoluğunu elinden alsın, yön versin taraftara. Ama işte sadece bu liderlik vasıfları olan bir oyuncu da olur. Buna rağmen Arda hala gelmiş geçmiş en iyi kaptanlardan olmaya aday. Ama geliştirmesi gereken sadece şutları değilmiş haberi okuyunca bunu farkettim. Arda bundan sonra rakip oyuncular dahil taraftarlarla polemiğe girmemeli. Saha içinde ya da dışında...
Taraftarımza gelince. En çok taraftara sahip olan Galatasaray maalesef en berbat taraftarlara da sahip. Arda'yı, Franco'yu ıslıklayan, Florya'yı basan, takım otobüsüne saldırması potansiyel, futbolcularına küfür edebilecek bir takımın taraftarlarının çoğunu tanımlamak için Mental Salaklıktan da öte bir tanım gerekiyor. Üzüldüğüm nokta ise Rüştü'yü döven bir takımın taraftarından artık hiçbir farkımızın olmayışı. Ayağa kalkmayan fenerli olsun tezahüratının da bir anlamı artık yok. Çünkü dün akşam takım otobüsündeki oyunculara hakaret eden küfür eden insanlar, Arda'yı Franco'yu ıslıklayanlar ile Arda'yı sinema kapatmasından ve özel hayatından dolayı eleştirenlerin Bilica'dan hiçbir farkı yok.
Taraftar profili değişecek deniyor. UltrAslan'ın sitesinde yazıyor. 17 haziran'da bir takım kararlar almışlar yayınlamışlar. Bakalım göreceğiz.
Medya'ya gelince. Kolpa basın mı desek ne desek bilemiyorum. Aslına medya ya da basın kelimesinin suçu yok. içini dolduran kişilere laf söylemeli. Birçok kişi NtvSpor'u takip ediyor. Sebep? Fanatik, fotomaç gibi abuk sabuk Hürriyet gibi şarkıcıların, fikir adamlarının futbol yazdığı bir gazete yerine NtvSpor takip etmek çok mantıklı. Kabul edelim Ntv hangi işe el attıysa çok güzel işler çıkarıyor. Ancak Ntv yönetiminin reyting kaygısı futbola yansımış artık bunu anlamamak için saf olmak gerek.
Ntv'de herkesin takip ettiği bir adam var Rıdvan Dilmen. Sergen Yalçın ise bu isimle yarışır. Bu iki isim futbolcuğunda büyük yetenekti. Rıdvan'ın oynadığı maç sayısı ortada, teknik adamlık kariyeri ortada ve bu adam futbolla ilgilenen kişiler tarafından en iyi yorumcu ilan edilmiş. Bu adam yılda kaç kez İngiltere'de oynanan bir lig maçı izliyor acaba? ''Neydi adı Gültekin'' diye dalga geçiliyor. Sorduğu kişiler Fransa, İngiltere liginden adamlar olsa bir nebze anlaşılır ama adam bizim ligdeki adamları soruyor.O kadar cahil. Ben takip etmiyorum kendisini. Twitter'dan takip ettiklerim yazmışlar. Aynen şöyle demiş Rıdvan
"Cana'nın Sarp'tan fazlası yok, eksiği olabilir"
Daha önce ise Baros hakkında söylediği
"Nonda 1, Ümit Karan 2, Baros ancak 3.santrfor olabilir''
Şimdi NtvSpor bu adamları hangi akla hizmet kanalında yorumcu diye tutuyor? Sergen Yalçın da dahil olmak üzere bu adamların İlker Yasin'den ya da Ercan Saatçi'den bir farkı yok.
Benim söylemek istediğim şey şu:
Bu adamlar gitsinler Pclion, Borges, Flying Dutchman ve ismini saymak istediğim diğer kaliteli blog yazarları dönüşümlü program yapsınlar. En azından izlemeye değer bir şey olur. Bu adamların spor medyasına yönetmesine yön vermesine izin veren gazete kanal yöneticileri bunu ticari amaçla yapıyor olabilir. Ancak bu ismi geçen kişilerin bu şekilde konuşuyor olmaları daha büyük mental salaklık değil mi? Değil mi Gültekin? Hele hele bizler bu adamları takip edecek ve otorite kabul edeceksek onlardan daha salak değil miyiz?
Şu son maç gösterdi ki, Rijkaard'ın kovulmasını isteyenler seslerini daha yüksek çıkarmaya başladı.
Bu da aramızda ne kadar Hıncal ne kadar Rıdvan cevherleri olduğunu gösteriyor.
Umarım Galatasaray takımı mental olarak bir üst seviyeye çıkar ve artık saha içinde dönen kirli oyunlara rağmen şu feneri evire çevire yener. Yoksa Rijkaard'ın takımda kalma şansı azalıyor. Rijkaard'ın Arda'yı daha iyi bir noktaya getireceğini düşünüyorum.
Gelişmeleri daha iyi izleme şansımız olacak sezon açılınca.