29 Aralık 2009 Salı

Galatasaray nasıl Avrupa'da bir dev olur?


Adnan Polatın, Galatasaray Dergisi Ocak 2010 sayısındaki yazısında vurguladığı konu ''Devler arasına girmeye hazırlanıyoruz'' oldu.

Galatasaray ne zaman Ajax,Porto gibi bir Avrupa'da hatırı sayılır bir kulüp ne zaman Barcelona,ManUnited gibi bir dev olur?
Portekiz ve Hollanda liglerini düşünelim.Oynanan futbol ve kaliteyi kenara koyarsak, bizim ligimize benziyor aslında en azından çok uzak sayılmayız.(Çok mu iyimserim?)
Portekiz;Sporting,Benfica,Porto....

Avrupa'da çok bilinen bu üç kulübün bulunduğu Liga Bwin, Portekizce konuşan bir ülkede Brezilyalıların zıplama yerinin olduğu bir lig belki, ama yine de bizim 3 büyüklerin sırtlanıp taşıdığı Süper! Ligimize çok benziyor.Onlarda da üç büyükler var ne de olsa.
Ya Hollanda...Ajax, Feyenord,Psv.

Yine aynı gibi. Birkaç farklı takım da bizim başaltı takımlarına yakın takımlar.Twente,Az Alkmaar...

Rus,Ukrayna ve Romanya takımlarının son yıllardaki başarılarını kenara koyarsak, 2000'lerin başlarında Portekiz ve Hollanda'ya yakındık ülke puanı sıralamasında.Liglerimiz benzer sayılır demem bu yüzden...

Yukarıda ismi geçen bu takımlara biraz yakından bakarsak, Ajax ve Porto biraz daha ön planda sayılır.Bu takımları daha iyi incelemek gerekli.Avrupa'da fe7er,Beşiktaş ve Galatasaray'dan daha fazla bilinmekte bu iki kulüp çünkü oldukça başarılı takımlar.Bu takımların başarılı olmalarının sebeplerinden biri de iyi bir ligde yer almaları aslında.Bizim ligimiz gittikçe daha kaliteli oluyor.Belki Fransa, Hollanda ve Portekiz liginden daha iyi seviyelere geleceğiz.Tabi bunu zaman gösterecek.

Ajax'ın başarısı kendi altyapılarına olan inançları ve özen göstermeleri ile gerçekleşti.Cruyf, Rijkaard, Michels, Hiddink gibi Hollandalılar dünyada ses getirdiler.Bir Dutch ekolu var Avrupa futbolunda.Galatasaray'ın da bir ekole ihtiyacı var.Son Avrupa şampiyonasında Milli takımımızın, maçın son düdüğüne kadar maçı bırakmaması, mücadelesi, Dünya kupasında Brezilya gibi bir takıma karşı üstün oynanan futbol ve 2000 yılında iki muhteşem kupanın kazanılmasını sağlayan hücum press ile göze hoş gelen hücum futbolu...Bu olup bitenleri harmanlamalı Galatasaray ve pekiştirmeli.Üstüne koymalı.Bu Avrupa'da Dev olmak adına önemli ve gerekli bir konu.

Galatasaray büyük takımlar arasına girecekse, önünde çok uzun bir yol var aslında.Gerçekten Ajax gibi futbolda bir devrim yaratabilir Avrupa'nın doğu ucunda...Batıda Porto, Doğusunda ise daha iyi bir Galatasaray.

Uzun bir yol var ama nedir bu uzun yol? 4 sene sonra gelmişti kupa Fatih Terim ve efsane futbolcularla.Böyle mi?Nedir yapılması gerekenler?Naçizane açıklamaya çalışayım fikirlerimi.

Galatasaray öncelikle işe tepeden başlamalı.Yönetim bazında olgun insanlara ihtiyaç var.Söylemler yerine iş yapan, proje üreten ve bunların düzgün bir biçimde gerçekleşmesini sağlayacak yöneticiler gerekli.

Tesisleşme ve Merchandising için kaliteli yönetime kavuşmalı Galatasaray bir an evvel.Bu yüzden stadyum ile ilgili devam eden projenin ve önceki projenin yönetimi,planlaması ve uygulanışı tam anlamıyla bir fiyaskodur.

Yönetim demek sadece transfer demek değildir öncelikle bunu çok iyi anlamalı yönetime talip olanlar ve aynı zamanda medya ile taraftar.Tabi ki transfer konusu da oldukça önemli bir konudur ve bu konunda aktif olunması gereken yaş grubu bir takımın ne kadar bilinçli insanlar tarafından yönetildiğine işarettir.

Fe7er gibi Carlos bazında +30 transferler yapmak yerine U20 (20 yaş altı)transferler yapılmalı.

Menejerlik oynayan gençler bile Süleyman Olgun,Mustafa Pekmetek,Sercan Yıldırım gibi transferler yapmaktalar.(oyuncuların iyi ya da kötü peformansları konu dışıdır)U20,U18,U16 transferleri altyapıya kazandırmak gereklidir.Bu açıdan genç/yetenekli oyuncu transferi ya da oyuncu keşifleri en az A takım transferleri kadar önem arzeder. Tabi iyi oyuncu keşifleriniz ya da transferleriniz olsa da yeteneklere yön verecek koçlara ihtiyacınız vardır.Bu yüzden altyapı antrenörlerinin sayısı ve kalitesi artırılmalıdır.

Bunun yanında altyapı tesisleri geliştirilmelidir.Alt yaş kategorilerine oyuncu araştıracak futboldan anlayan ayrıca insanlara(scout)(şu an ki Feldkamp'ın görevi) ihtiyaç vardır.

Bülent korkmaz gibi eski futbolcuların A takıma teknik direktör olmasından ziyade oyuncu bulmaları ya da altyapıda oynadıkları mevkiye göre oyuncuların gelişimi için koç olmaları daha faydalı olacaktır.Eski futbolcular ya da futbolun ''fundamental yönünü'' bilenler, (dikkat edin futbolu bilen değil, yorumcular futbolu bilen kategorisine girer ülkemizde.Futbolu bilen demek iyi hoca, iyi teknik direktör anlamına gelmemektedir aslında ama ülkemizde futbolu bilenler yorumcu olmaktadır, bunun içinde ünlü kulüplerde top oynamak yeterli gibidir.Lütfen Bkz. Rıdvan Dilmen,Hakan Şükür)dediğim gibi futbolun ''fundamental'' tarafını bilen koçları (coach) altyapıya kazandırmak gereklidir.

Pas verme, gelen topu stop etme,top sürme, taç atışı kullanma,kafa topuna çıkma(hakan şükür'ün yapa yapa öğrendiği şey)vs. gibi futbolun birçok temel hareketini öğreterek, yetenekleri üst yaş kategorilerine servis edecek insanlara ihtiyaç var Galatasaray'da. Bu yüzden Teknik direktör olarak A takıma Bülent Korkmaz ya da Tugay Kerimoğlu yanlış tercihler olacaktır.

Takımın efsaneleri, gelecekte olacaksa teknik direktörlük kariyerlerini bu şekilde kazanabilirler.(Bkz Fatih Terim)

Hakan Şükür'ün yorumcu olarak Galatasaray'a katkısı yoktur,bu şekilde asla olamaz ve böyle devam ederse olamayacaktır.Takımın alt yaş kategorilerinde futbolun fundamental yönünü öğretebilecek daha fazla koça ihtiyaç vardır. Altyapıdaki genç oyuncular nasıl kafaya çıkacaklarını Hakan Şükür'den, nasıl Ümit Davala gibi uzun taç atışları kullanacaklarını ve hücum pressi gibi birçok şeyi eski oyunculardan öğrenebilirler.Bir nevi usta çırak ilişkisi... Bkz. Suat Usta.Kendisi Galatasaray'ın altyapısında bir süre görev aldı.Şimdilerde ise Gaziantep Bld.'nin başında.

Genç çocuklar oynaya oynaya elbet birşeyler öğrenir fakat altyapıda öğretilirse oynaya oynaya öğrendiklerini uygulama şansları olur.Taktik zeka ise farklı bir konudur.Fakat taktiksel zeka gelişimi de altyapıda sağlanabilir.

Bu yüzden Bülent Korkmaz gibi sevilen kişilerin, H.Ünsal gibi kalemi sol ayağından zayıf olmasındansa altyapıda koç olarak (dikkat edin koç olarak teknik direktör değil)takıma hizmet etmesi taraftarı daha mutlu,kendilerini Köşe yazarlığından daha saygın kılar.

Ancak Galatasaray camiasında bunun gibi projeleri planlayacak ve düşünebilecek yöneticilerin varlığının sayısı altyapıdaki Berkin,Emre Çolak,Semih,Alparslan,Serdar Eylik ve ismini saymak istediğim daha birçok oyuncu potansiyelinden daha azdır.

İyi transferler yapabilecek bir yönetim elbette arzu edilen birşeydir ancak Uefa kupasını kazanan bir takımın sadece ''Forma Satışı''ndan kazanacağı parayı düşünmek zaten daha iyi transfer anlamına gelecektir.

İşte bu yüzden Galatasaray yönetiminde görev almaya hevesli nitelikli ve vizyonu olan kişiler altyapıdaki yeteneklerden daha azdır.(Bkz.Fatih Gökşen, Lincoln'ün tekrar takıma kazandırılması gerektiği hakkındaki açıklaması)

Bu sebepten ötürü takımın merchandising yönetimi de tam anlamıyla rezalettir özellikle Fe7er'e oranla.

Peki Merchandising nedir?''Tüketiciyi satın almaya yönlendirmek amacıyla uygulanan her türlü aktivite, teknik ve metod merchandising olarak bilinir.''

Daha büyük bir marka olmak isteyen Galatasaray'ın bu alanda yeterli çalışmalara ihtiyacı vardır.En basitinden maç günü forma satışlarında indirim yapılması gibi.Maça gelen taraftar zaten bilet almıştır ve para harcamıştır daha fazla harcamak istemez renkler aklını kör etmediyse.Mantıklı her insan evladı kendi ekonomisini yönetmeye çalışır tüm hayatı boyunca.İktisadi bilimler okuyanlar bu konuda daha iyi yorumlar yapabilirler.Sonsuz imkanlara sahip olmayan insan GStore'daki birçok şeye sahip olamayacak ve bilet almakla yetinecektir/tatmin olma yolunu seçecektir.Bu yüzden birkaç senede bir forma almak zorunda hissedebilir kendini.Her sene forma satın alan da yoktur kanımca.Özellikle Türkiye'de...

Ali Sami Yen'de Trabzonspor ile kupa maçımızın olduğu gün Gstore'a uğradım kız arkadaşıma hediye almak için.Çok samimi olarak söylüyorum, hedefim kendime ve kız arkadaşıma forma almak idi. Kız arkadaşım için sponsorların isimleriyle dolu forma almak yerine günlük hayatta da kullanabileceği mor bir ürün düşündüm/düşündük.Ancak ürünlerin fiyatları ve kalitelerini kıyaslayınca almaktan vazgeçtim.

Özellikle bayanlar için ürün çeşitliliği yok gibi.Özellikle ürün kalitesi konusunda birçok taraftarın benimle aynı düşüncede olduğunu düşünüyorum.Armaların ve yazıların kocaman kocaman her tarafı kapladığı kıyafetler yerine makul armalar ve simgeler daha uygun olacaktır giyeceğimiz ürünlerde.

Nike, Adidas her çıkardığı ürüne kocaman harflerle yazılar ve simgeler döşemiyor dikkat edilirse. Bunun yanında satılmayacak deri bir çantayı vitrine (tabi vitrin demek için bin şahit lazım) koymaktansa, ürün çeşitliliğini sağlamak daha akıllıca olur.Daha söylenecek birçok şey var ama bunları bir kenara bırakarak devam edeyim.

Bilinmesi gerek; reklam da, indirim de merchandising gelirleri artırmanın bir yoludur. O gün maça gitmek yerine(zamanım ve biletim yoktu)gerçekten para harcamak için Gstore'a gelmiş biri olarak eldiven ve çorap alıp çıkmak beni çok düşündürdü. Maç günü forma da indirim olmayacaksa ne zaman satılır o formalar?

Sürümden kazanmakta iyi bir fikirdir ve bunu düşünmek için de profesör olmaya gerek yok elbete.Bence daha kaliteli bir formaya 89 tl verilebilir ama şu an satılanlara değil. Ona yakın paralar verip giyilecek daha kaliteli ürünler almak dururken 'GStore''dan (bunun anlamını da ayrı bir düşünmek lazım madem altyapıdan yerli oyuncu yetiştireceğiz ismini de yerli yapmamız gerek)alışveriş yapmak yerine maç bileti almak daha tatminkar bir para harcama yöntemi olarak gözüküyor.

Eğer pahalı forma satılacaksa formanın kalitesi ve bir özelliği olmalı.Bu diğer ürünler içinde geçerli.Hem çeşitlilik hem de insanları ve takımı ekonomik yönden tatmin etmenin yolları düşünülmeli.

Çünkü Haldun Üstünel 10 tane Elano,20 tane Kewell,100 tane Hagi transfer edemez fakat taraftar yüzlerce bayrak,binlerce forma,milyonlarca uefa kupası/süper kupa anahtarlığı satın alabilir.Yeter ki yaş gruplarına düzgün koçlar,yönetime ekonomiden ve bir kurumu idare etmekten anlayan insanlar gelsin.

Galatasaray yönetimine talip insanlar bu lise mantığından kurtulmalı ve Galatasaray'a düzgün bir yönetim biçimi anlayışı yerleştirmeliler.Bu yüzden Fe7erb0hçe bir cumhuriyettir.

Galatasaray adına F.Rijkaard çok büyük bir şanstır ancak o da tüm hayatı boyunca Galatasaray'da kalmayacaktır!

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...