17 Mart 2010 Çarşamba

A2 Ligi;Galatasaray-Beşiktaş: 1-0 , Emre Çolak'ın Saygısızlığı


A2 Liginde Marmara Bölgesinde başa güreşen iki takımın derbi mücadelesinde gülen Galatasaray oldu. Böylece puanını 56'ya yükselterek liderliğini devam ettirdi, Beşiktaş ise 52 puan ile ikinci sırada kaldı. Maçta sağ bek Çetin Güngör ve stoper Murat Akça sakat olduklarından, ileri uçta oynayan Berkin Kamil Arslan ise milli takımda bulunduğundan forma şansı bulamadılar.

Ancak bu İstanbul derbisinde, A takımda forma şansı yakalamakta zorluk çeken Emre Çolak vardı ve ilk 11 başladı. Daha önce GSTV'ye yaptığı açıklamalarda bu maçları önemsediğini ve böylece maç eksiğini kapattığını belirtmişti. Röportajda oldukça toy olduğu belli oluyordu. Açıkçası, Emre Çolak'ın Ziraat Türkiye kupasında attığı iki gol ve artık A takımla lig maçlarına çıkıyor olması kendisini birazcık yükseklerde görmesine sebep olmuş. Ben o röportajdan bunu çıkarmıştım. Umarım yolunu kaybetmez bu şekilde... 

Bugün Emre Çolak çok güzel bir maç izlettirdi bize. Attığı çalımlar tek kelimeyle enfesti. Rakiplerini harikulade şekilde geçti, güzel paslar attı. Fakat kolektif futbol adına pek iyi olduğu söylenemez, ikinci yarıda daha sade oynadı, çalım atmak yerine arkadaşlarına paslar atmaya çalıştı. Emre bireysel yeteneği üst düzey bir oyuncu. Golden hemen önce, iki kişi arasında idi. Seken bir top vardı ortada, Çolak bu topu tereyağından kıl çeker gibi aldı adeta iki kişi arsından. Topu sektire sektire çaldı rakiplerinden. Sahadaki Canerlerden rakibi  sol bek Caner Turp topa elle müdahale etmesine rağmen ondan topu çalmayı başardı. Yan hakem bayrağını kaldırdı fakat orta hakem avantaja bıraktı. Emre Çolak daha tam anlamıyla profesyonel olmadığını burda kanıtladı adeta. (Zaten Maç bitiminde kazanılan penaltı için takım kaptanı Cumhur ile saha içinde tartıştı.) Bir elle oynama vardı, yan hakem bayrak kaldırmış ama orta hakem düdük çalmamış avantaja bırakmış oyunu. Çolak ise topu rakiplerinden güzelce aldı, korner bayrağına yakın orta yapmak ya da içeri girmek yerine çizgi üstünde topu ayağının altında tutup bekledi, ellerini kaldırdı, hakeme itiraz etti. Oyuna devam etmedi. Halbuki avantajlı idi. Çolak, iki rakibini de eksiltmişti, oyundan düşürmüştü. Hakem daha sonrasında düdüğünü çaldı. Gol de bu duran toptan geldi. Sinan'ın yaptığı kafa vuruşu direkten döndü, sonrasında top Ahmet Kesim'in önüne düştü ve o da kafayla tamamladı. Bu golden önce de yine duran toptan Beşiktaş'ta Batuhan'ın kafa vuruşunun direkten döndüğünü belirtelim. Maçta sadece iki pozisyon bulabilen Beşiktaş'ın bir pozisyonu bu idi. Diğerinde de kaleci Emirhan, sol açık Ali Küçik'in ayaklarından top almasını bildi fakat top elinden kaçınca, ceza yayı içerisinde geriden gelen Samet'in vuruşu az farkla üstten auta gitti ikinci yarıda.

A2 takımın maçlarda oynadığı futbolun, A takımda oynanan / oynanmak istenen hücum futbolu seviyesinde olmasını beklemek tabiki hayalcilik olur. Ancak takım bugün bence çok pozitif oynadı. Tugay ile birlikte çalışan Jan Derks'in altyapıya bir şeyler kattığını hissettim maçı izlerken. Şöyle ki, A2 takımı A takımın oynamak istediği futbolu oldukça yalın bir şekilde oynuyor. Sizlere tavsiyem bir iki altyapı maçını izlemeniz. Rijkaard ile bir sezonun sonunda doğru yaklaşıyoruz, Derks'in katılması üzerinden de bir süre geçti. Altyapı'dan bu sürede bir Messi çıkması elbette mümkün değil ama Hollanda Üçlüsünün altyapıya neler aşılamaya çalıştıkları bu geçen sürede biraz biraz belli oluyor tıpkı bir tohumun filiz vermesi gibi.

Rijkaard-Neskeens ikilisi, Jan Derks / Tugay ve Nedim Hoca ile oldukça koordinasyonlu çalışıyor görünen. Rijkaard A takımda ne yapmak istiyorsa A2 de onları yaptırıyor. Geçtiğimiz günlerde yine GSTV'de soru-cevap programına katılan Rijkaard uzun toplar hakkında bir soruyu şu şekilde cevaplamıştı. Soru ve cevap şöyleydi.  


''Skoru değiştirecek vakit varken, Galatasaray atılan golden sonra hep uzun toplarla sonuca gitmeye çalıştı. Taktiksel bir tercih miydi bu yoksa takım son dakikalarda kontrol kaybı mı yaşıyordu?''


''Uzun toplar tabii ki kullanılabilir ama bunu kullanmak için ileride uzun boylu oyuncunuzun olması gerekiyor. Kanatlardaki iki oyuncunuz da yakın durması gerekiyor. İkinci yarıda kullanılan bu uzun toplar çok isabetli olmadı. Oyunu açmanız ve  kanatlara yaymanız gerekiyor. Geriden uzun top atmadan ziyade, kanatlardan uzun toplar atılabilir. Maçtaki bu tip seçimlerimiz çok fazla doğru olmadı.''


Rijkaard bu açıklamayı yapmadan önce, izlediğim Bld.Spor ve Boluspor maçlarında, A2 takımın uzun topları sağ ve sol bekler ile kullandığı dikkatimi çekmişti. Sol bekte Berk Nezizroğulları ile Cemre, sağ bekte ise Yusuf Onur Arıkan bunu deniyordu. İleride kanatlarda Mertan Caner Öztürk, Caner Öztel, Anıl Dilaver ya da Berkin Arslan'a uzun top atılıyor. Boy ve fizik olarak Servet Çetin'e çok benzeyen Sinan'ın uzun top kullandığına şahit olmadım desem yeridir. Eğer A takım maçlarına dikkat ederseniz, oyun kurmakta zorlandığımız ve baskı yediğimiz zamanlarda sağ ve sol bekler uzun top kullanıyor. Caner/Hakan ve Sabri/Uğur... Uğur uzun top atma konusunda ise Sabri'den daha yetenekli bence, Caner ise hepsinden. Tabi Servet'in attığı şişirme toplar istisna. Emre Güngör'ün Neill ile oynadığı maçlarda takım inanılmaz şekilde top yapar olmuştu... Bugünkü maçta ise Cem Sultan'ın uzun top almak için, tıpkı Jo gibi kanatlara özellikle sağ kanada kaydığını gördüm.

Kasımpaşa maçında ileri üçlünün yer değiştirerek rakip defansın dengesini bozma durumunun bir benzerini de yine bu maçta Cem Sultan, Caner Öztel, Anıl Dilaver ile görme şansım oldu. Tohumdan çıkan filiz işte bu. Bu ve bunun gibi taktiksel hareketler, hücum kombinasyonları...


A2 takım 4-2-3-1 şeklinde oynadı. Orta sahanın defansif iki orta saha oyuncusu Cumhur ve Uğur Ayhan göze batan bir futbol sergilemediler ama görevlerini tam anlamıyla yaptılar. Özellikle Beşiktaş ikinci yarı bir ara baskı kurdu ve bu baskıyı paslaşarak, öyle güzel ileri taşıdılar ki sonunda bir kırmızı kart geldi. Görünen o ki A2 takım kendi yarı alanında press gördüğünde uzun pas yapmadan topu ileri taşımak konusunda A takımdan daha başarılı. Topla, Sarp, Ayhan, Barış, Servet'in yapamadığını Ahmek Kesim, Sinan, Berk, Onur, Cumhur ve Uğur Ayhan daha iyi yapıyor.Aslında benim dikkatimi çeken başka konularda var ama uzun uzun yazdığınızda bunun insanları sıktığını düşünüyorum açıkçası. Rijkaard'ın sisteminin altyapı üzerindeki etkisi hakkında bir yazı düşünüyorum önümüzdeki günlerde. 
Genel olarak Galatasaray baskısıyla geçen maç ileride hücum kombinasyonlarının başarılı olmaması ve bireysel hataların çokluğu nedeniyle biraz sıkıcı bir hal almaya başlamıştı maçın sonlarına doğru, fakat son dakikalar oldukça ilginç geçti. İkinci yarıda Kaleci Emirhan'ın sakatlık geçirdiği pozisyon nedeniyle maçın sonunda 7 dakikalık bir uzatma oldu. Bu uzatma dakikalarında ise Beşiktaş iki kırmızı kart gördü. Üç oyuncu değiştirme hakkını kullanan Beşiktaş, son dakikalarda oyuna devam edemeyen Samet nedeniyle maçı 8 kişi tamamladı. İlk kırmızı kart oldukça yerinde idi. Sağ bek Oğuz Ceyhan Galatasaray'ın kontra atağını elle kesti. Daha önce de sarı kartı vardı bu oyuncunun. İkinci sarı kart ise taç atışı sırasında oldu. Maçı GSTV'den izlediğimden tam göremedim ama yan hakeme itiraz sebebiyle ikinci sarı kartını gördü Beşiktaştan sol bek Caner Turp. Hakem maç boyunca oyuncuları uyarmıştı itiraz konusunda, hatta Beşiktaş'ın 4-3-3'ünde ileride Batuhan'ın solunda oynayan Ali Küçik bu yüzden sarı kart görmüştü. Bu maçta kimse Beşiktaş'a iki kırmızı kart ve aleyhine penaltı oldu diye saçma yorumlarda bulunmasın. Hakem maçı gerçekten iyi yönetti. nerdeyse hatasız tamamladı, maçı olumsuz etkileyen kararları hiç olmadı. Ali Küçik'i itirazlarını sona erdirmesi için bir kaç kez uyardı ondan sonra sarı kartına başvurdu. Beşiktaşlı Caner'in oyundan çıkmasından hemen sonra sağ bek Onur Arıkan aniden taç atışını kullandı ve topu çizgiye yakın yakalayan Mertan Caner Öztürk orta yaptı, top defansa çarptı ve kalecinin birkaç adım ötesine düştü, Galatasaray'da diğer Caner kaleciden önce müdahale edince yerde kaldı ve Galatasaray son saniyede bir de penaltı kazandı.

İşte ne olduysa güzel bitecek bir maçın kötü bitmesine, bu an sebep oldu. Topun başına iki oyuncu geçti, takım kaptanı Cumhur ve Emre Çolak. İşin ilginç tarafı Emre Çolak ısrarla penaltıyı atmak istedi. Cumhur ise topa basmış arkası kaleye dönük vaziyette Emre'ye kulübeyi gösterip durdu. Aralarında bir tartışma oldu, Emre arkasını dönüp kulübeye baktı. Nedim Hoca'nın talimatı penaltıyı Cumhur'un kullanması yönünde olunca çok sinirlendi Çolak ve penaltı noktasında duran topu dışarı doğru tekmeledi. Bence takım kaptanı Cumhur'a,  diğer takım arkadaşlarına, Hocasına Emre Çolak'ın bu yaptığı saygısızlık hatta terbiyesizliktir. Emre söylene söylene sinirli bir şekilde orta sahaya doğru yürürken yanına Onur Arıkan geldi. Emre onu da iterek söylenmeye devam etti. Oldukça hırçın davrandı bu penaltı atma kararı yüzünden. Penaltı ne oldu derseniz gol olmadı, Cumhur atamadı ya da bilerek atmadı. Biz yine de iyimser olarak kaleci kurtardı diyelim buna. Her takımın penaltıcısı bellidir aslında. Birinci penaltıcısı, ikinci penaltıcısı, serbest vuruşları kornerleri kullanacaklar bellidir. Bunların içinde Emre Çolak kesin vardır, ama takım içindeki dengeleri pek önemsemiyor görünen Çolak ve kendine oynamaya çalışıyor anlaşılan.

Ben Emre Çolak'ın maçın son dakikasında altı üstü bir penaltı vuruşu için yaptığı bu densizliği, A2'de oynadığı çalım atma sevdalısı Hasan Şaş futbolunu ve GSTV'deki açıklamalarını yan yana koyunca kendisinin parlamadan söneceğini düşünüyorum. Takım futbolu oynamak yerine kahraman olmaya çalışıyor kanımca. Ama Rijkaard-Neskeens onun kulağını çekecektir, diye düşünüyorum. 

3 yorum:

Gala's dedi ki...

Yazı için eline sağlık. Bilgilendirdiğin için de teşekkürler. Umarız Hollandalılar'ın planı tutar da oradan bu sisteme çok oyuncu çıkarırız.

Emre Çolak'ı çok beğeniyorum. Hatta Arda'yı gönderme durumları olursa 433 ün orta sahasında Elano ile birlikte hayal ediyorum. Tam da oranın oyuncusu olduğunu düşünüyorum. Teknik olarak eksiği yok. Zihinsel ve fiziksel olarak da alışırsa müthiş bir isim kazanırız. Ama maçın sonunda yaptığı çok yanlış olmuş. Sanırım ilk devrede yine Bjk maçında rakibe sert girip uzun süre ceza almıştı. Bu davranışından sonra tatlı dille uyarılmalıdır. Onu kazanmak için çaba verilmelidir. Çünkü onun bize bizim ona ihtiyacımız olabilir. Umarım artık tekrarlamaz böyle şeyleri.

Bu arada Batuhanda mı oynamış :)
Biz de Gio'yu oynatsaydık :)

Bella dedi ki...

golden onceki direkten donen kafa vursunu yapan sinan osmanoglu cem sultan degil.

mirmak dedi ki...

Evet ben de daha sonradan izlediğim de farketmiştim. düzeltmedim henüz...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...